İMAM ALİ

12 İmamların ilki ve başı sayılan Ali; 598–661 yılları arasında yaşamıştır. O; Alevi felsefesinde çok önemli bir yere sahiptir. İmam Ali, gerek yaptıkları, gerekse yaşamıyla, İslamiyet'in gerçekleştirmek istediği insan tipinin örneği olmuştur. İslam tarihinde Ali'den daha mükemmel bir Müslüman örneği bulmak mümkün değildir.

Zaten Alevi felsefesinde İmam Ali, peygamberlik makamının içyüzü sayılan imametin (velayetin) başlangıcıdır. Bu nedenle adı, Peygamber Muhammet Mustafa ile birlikte anılır.

İmam Ali, Hz. Muhammet'in amcası, Ebu Talip'in oğludur. Ali, Miladi 598 yılında Kâbe içinde doğmuştur ve Kâbe'de doğan tek kişi, kendisidir. Bu yüzden, Aleviler arasında Ali’ye bağlanmak Kâbe’ye yönelmek gibi kabul edilir.

Ali'nin babası Ebu Talip, Hz. Muhammet'i, dedesi Abdülmuttalip'in vefatından sonra yanına almış ve kendi vefatına dek onu korumuştur. Kureyş boyunun ablukası nedeniyle Müslümanların, Ebu Talip'in evinin bulunduğu mahalleye sığındıkları yıllarda Ebu Talip, Peygamber'e kötülük yapmamaları için gece nöbet tutardı.

İmam Ali'ye Peygamber Ebu Turab künyesini vermişti, bundan dolayı bu künyeyi severdi. Lakabı arslan anlamına Haydar, Murtaza, Allah'ın arslanı anlamına Esedullah veya Şir-i Yezdan'dır. Ayrıca Emirülmüminin, Mevlalmuttakıyn gibi birçok lakabı vardı. En meşhuru Murtaza'dır. Anadolu'da daha çok, Şah-ı Velayet, Haydar, Murtaza lakaplarıyla anılır.

Hz. Ali, Hz. Fatıma'nın vefatına kadar, başka bir kadın almamıştır. İmam Hasan ve Hüseyin'le, Zeynep ve Ümmü Gülsüm, Fatıma'dan olan çocuklarıdır.

Bir kıtlık yılında, Hz. PeygamberEbu Talip'in sıkıntısını gidermek için oğullarından Ali'yi yanına aldı. Ali, küçük yaştan beri Peygamberin evinde kaldı ve onun terbiyesi altında yetişti.

Tarihi kaynaklara göre, Hz. Peygamber'e vahiy geldikten sonra İslam'ı kabul eden ilk kişi Hz. Ali'dir.

Şuara Suresi’nin  “Ve en yakın akrabalarını uyar” anlamındaki 214. ayeti inince Hz. Peygamber, bu çağrıyı yapmış; buna genç Ali uymuştur.

Peygamber Muhammet Mustafa, Mekke'den Medine'ye hicret edeceği gece, Ali'yi kendi yatağına yatırmıştır.  Peygambere suikastta bulunmak üzere gelenler, yatağında Ali'yi bulunca amaçlarına ulaşamadan ayrılmışlardır. “Bakara Suresi”nin “İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah rızasını almak için canını satar ve Allah, kullarını pek esirgeyendir” açıklamasındaki 207. ayeti, Ali'nin, Peygamber uğruna canını vermek için onun yatağına yatması nedeni ile inmiştir.

623 yılı Muharrem ayının yirmi birinci perşembe günü akşamı, Peygamber tek kızı Hz. Fatima’yı, Ali ile evlendirmiştir. 

Hz Ali’nin Yiğitliği

 

Mekkeli derebeylerinin lideri ve Hz. Muhammed’in baş düşmanı olan Ebu Süfyan, Peygamber’i ve Müslümanları yok etmek için bunların üzerine oğlu Hanzala komutasında bir savaş birliği yolladı.

624 yılında yapılan Bedir Savaşı'nda, Müslümanların sancağı Ali'deydi.  Bu çarpışmada Ebu Süfyan'ın oğlu Hanzala (Muaviye'nin kardeşi),Utbe oğlu Velit, Münzir oğlu Abdullah, Amr oğlu Harleme de dahil olmak üzere, Mekkeli ileri gelenlerden 27'si, Ali tarafından öldürülmüştü.

 

Ertesi yıl Ebu Süfyan daha kuvvetli bir ordu ile saldırdı Müslümanlara. Uhut Dağı eteğinde yapılan bu cenkte; Mekkeli müşriklerin sancağı kimin eline geçtiyse Hz. Ali onu öldürmüştü. Mekkeliler kaçıp da Müslümanlar onların malını yağmalamaya başlayınca; pusuda bekleyen Halit bin velit bunları arkadan basmış, süvarileriyle Müslümanları öldürmüş; dağıtmıştı. Peygamber kuşatılmış; yaralanmış; bunu gören Ali oraya koşmuş; saldırganları dağıtmıştır.

İmam Ali; Hendek Savaşı'nda, yiğitlikte bir orduya bedel sayılan Abdu Vedd oğlu Amr’ı öldürmüştü. Bu başarıyı Peygamber çok ululamıştı.

Hicretin yedinci yılının başlarında, Hayber'in fethi de ancak Ali’nin önderliğinde mümkün oldu. Tarihler; onun bu çatışmada, Hayber’in bir kale kapasını kopartık kalkan gibi kullandığını yazmaktadır.

Huneyn Savaşı'nda, pusuya düşürülen İslam ordusu bozulmuş, Peygamber'in yanında yalnız Ali, amcası Abbas ve birkaç yakınından başka kimse kalmamıştı. Düşmanın bozguna uğratılmasında Ali’nin mücadelesi çok önemli olmuştu.

İşte İslam dininin kuruluş sürecindeki bu tavrı yüzünden; başta Ebu Süfyan ailesi olmak üzere Arap derebeyleri Ali’ye kuvvetle düşman haline gelmişlerdi.

 

Kaynak: Alıntı; http://karacaahmet.org.tr/alevilik.asp?id=29

Etiketler