Köyün en güzel yerinde Ulu Önder'e ait bir büstün bulunmasını, O'nun ilke ve inkılaplarına gönülden bağlı bulunan tüm Ocaklılar içtenlikle desteklemiş ve konu ile ilgili olan çalışmalara yıllar önce başlanmıştı. Ancak Cemal Erman'ın İstanbul'dan getirdiği büst, konulacak yerin uygun bir şekle getirilmemesi nedeniyle uzun süre kapalı bir yerde saklı kalmıştı. Büyük meydanın yüz güldürücü bugünkü görünümüne kavuşmasından sonra, büstün konulacağı en güzel yerin burası olduğu görüşü yoğunluk kazandı.
Köy, büstün açılış töreninin yapıldığı 9 Ağustos 1987 de en heyecanlı ve anlamlı bir gününü yaşadı. Törene, başta dönemin içişleri Bakanı Yıldırım Akbulut, Erzirıcan Valisi Metin İlyas Aksoy, il ve ilçe yöneticileri olmak üzere çevre köylerinden yaklaşık altıyüz kişi katılmıştı. İstanbul'daki Ocaklılardan kalabalık bir grupda köylerine gelerek, Aşır Şimşek’in başkanlığında oluşturdukları bir ekiple törenin hazırlanması ve konukların ağırlanmasında yardımcı olmuşlardı. Açılış günü yoğun bir kalabalığa sahne olan büyük meydan, baştan başa bayraklarla donatılmıştı.
Konuklara, "Hoşgeldiniz" diyen Aşir Şimşek'ten sonra, böyle bir girişimi gerçekleştiren Ocak köylülerini kutlayan Vali Metin İlyas Aksoy, Atatürk sevgisini dile getiren bir konuşma yapmıştı. Daha sonra, dinleyicilere hitap eden içişleri Bakanı Yıldırım Akbulut, Atatürk ilkelerine özlü bir anlatımla değiniyor ve sözlerini:
Erzincan iline bağlı Kemaliye ilçesi.
Kemaliye ilçesine bağlı Dutluca bucağı.
Dutluca bucağına bağlı Ocak köyü...
İşte böyle küçük bir köyde, Atatürk Büstü'nün
açılışı daha büyük bir anlam taşır cümleleriyle bitiriyordu.
Konuşmalardan sonra büst, Bakan Yıldırım Akbulut tarafından açılmıştı. Büstün açılışı nedeniyle Başbakan Turgut ÖZAL ve SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ile sayıları çok olan kişilerden gelen telgrafları, Ocaklı Avukat Kamil Karaman okumuştu.
İl, ilçe ve Bucak Güvenlik Komutanlarının da, katıldığı törenin bitmesini, meydanı dolduran kalabalığın karşılıklı konuşmaları izlemişti. Açılış törenini onurlandıran içişleri Bakanı ile İl ve İlçe yöneticilerinin samimi ve sıcak bir yaklaşım içinde olmaları köy sakinlerini çok duygulandırmıştı.
Öte yandan, ev sahibi Ocaklılar, tören süresince konuklarını, geleneksel konuk severlikleri içinde ağırlayabilmenin titizliğini göstermişlerdi. Dut ağaçlarının gölgelediği Türbe bahçesine dizilen masaları taze kavurma, pilav ve onlara eşlik eden ayran dolu bardaklar süslemiş, yemekler samimi bir hava içinde yenilmişti.
Ocak Köyü'nün, kurulduğu günden bu yana, sayıları belli olmayan konukların uğrak yeri olduğu bir gerçekti. Özellikle Aşure günlerinde pişirilen lokmadan tadabilmek için köyü dolduran kalabalık, bunun canlı bir örneğiydi. Ne var ki, büstün açıldığı günün kendine özgü bir özelliği vardı. Bu da, göğüsleri Atatürk sevgisi ve devrimleriyle dolu olan kişilerin bir arada törene katılmış olmasıydı. Ayrıca, köyü süsleyen büstün T.C. İçişleri'nin en yüksek kademesini temsil eden bakan tarafından açılmış olması da, köy sakinleri için bir kıvanç ve mutluluk kaynağı oluyor, köyün tarihine çok değerli bir anı olarak yazılıyordu. Bunun yanı sıra, Atatürkçülüğü simgeleyen büstün konulmasıyla da, köy en değerli bir yapıta kavuşmuş oluyordu.
Burada yeri gelmişken belirtmeden geçemeyeceğimiz ve sık sık kafamızda düşündüğümüz "Atatürkçülük" ne demektir?... Sorusunun cevabını verebilmektir. Bu cevabı da, yine Atatürk'ün kendisinden öğrenelim:
"Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir.
Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir...”
Atatürkçülük, Atatürk'ü benimsemek, fikir ve düşüncelerine sahip çıkmak, izinden yürümek devrimlerini yaşatmak şeklinde özetlenebilir. Öz amacı ise, ülkenin çağdaş uygarlık seviyesine çıkmasıdır.
Yöresel yayın organı "Gurbet Gazetesi", açılış ile ilgili haberi Ağustos - Eylül 1987 tarihli sayısında şöyle sunmuştu.
- Log in to post comments