Ocak köyü doğumluydu. Gurbetin bitmez yolu, Ali Rıza Şimşek'e de, genç yaşlarında açılmış. Uzun yıllar sonra köyüne dönmüş, evlenmiş. Bir süre sonra yine nasibini gurbette aramaya çıkmış. Gurbetten sılaya, sıladan gurbete derken, yıllar birbirini kovalamış. O yıllarda İstanbul'dan dönen ve bunu izleyen aylar içinde köy muhtarı olarak seçilen rahmetli Ali Rıza Şimşek ilk işi, okulçağı geldiği halde okula gönderilmeyen köy çocuklarının, Aşutka (Dutluca) ilkokuluna kayıtlarını yaptırmak olmuştu. Kendisi, okumayı ve okuyanı seven ve takdir eden aydın görüşlü bir kişiydi. Eğitime çok önem verirdi. Dutluca'da ilkokulun üç yılını bitiren iki oğlunu da, eğitimlerini tamamlamak için her fedakarlığa katlanarak İstanbul'a getirmesi de, bu söylediklerimizin en belirgin kanıtıydı.
Gurbette olmasına karşın, köyünün sorunlarıyla ilgisini kesmezdi. Bu konuda en önemli amacı, o yıllarda harabeye yüz tutmuş görünümüyle toplumu üzen Hıdır Abdal Türbesi'ni onarmak ve bu acı durumdan kurtarmaktı. Türbe üzerindeki tarih taşından anlaşılacağına göre, yaklaşık doksan yıl önce Ali Efendi adlı hayır sahibi bir kişinin tamir ettirdiği tarihi yapının, duvarlarında ve kubbesinde yer yer çatlamalar olmuştu. Onarılması gereğinde köy halkı fikir birliğindeydi, ancak, parasal kaynak yetersizliği yüzünden ortak bir bütünlük içinde yapılması mümkün olamıyordu. Köy Derneğinin mevcut kaynakları da, su yollarının ve havuzun yapımına harcanmıştı.
Bütün bunların bilincinde olan Ali Rıza Şimşek, tarihi ve mali sorumluluğu üstlenerek, Türbe binasının kendisi tarafından onarılması yolunda kesin kararını verdi. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden alınan onarım izninden sonra, başlayan çalışmalar aylarca sürdü.
Öncede sözü edildiği üzere, eski ölçüleri ve silüeti içinde yeniden yapıldı. Yıkılmaktan kurtarılan tarihsel yapının onarımı Eylül 1958 sonuna doğru tamamlanarak, ziyarete açıldı.
Böylece Ali Rıza Şimşek, bu hayırlı girişimi ve hizmetiyle, köyde her faniye nasip olmayan silinmez bir iz bıraktı.
Ali Rıza Şimşek'in 80 yılı aşkın yaşamının büyük çoğunluğu, İstanbul'da ticaretle geçmişti. Gelenek ve göreneklerine sıkı sıkıya bağlı, çevresinde otoritesi ile tanınan bir kişiliğe sahipti. Ticareti bıraktıktan sonraki yaşamı da, daha çok yaz aylarında eşiyle birlikte gittiği köyünde geçerdi. Artık hayatta bir sorunu kalmamış gibiydi. İki erkek, iki kız olan dört çocuğunu da evlendirmiş, on torunu olmuştu. Her muradına ermiş, kendisine saygılı çocuklarıyla mutlu bir baba sayılıyordu.
Ancak, bu mutluluk da fazla sürmedi. Eşi Gülnaz Şimşek'in vefatı, 64 yıl bir arada yaşadığı eşine büyük bir yıkım oldu. Bu ayrılığa ancak bir yıl dayanabildi. Kısa bir hastalık sonunda Silivri'de ruhunu Hakka teslim etti. Bir yıl önce tevdi edilen eşinin yanında 17 Haziran 1977 günü doğduğu Ocak Köyü'nde toprağa verildi. Ruhu şad olsun.
- Anmelden, um Kommentare verfassen zu können